NEWROZ
Yeni gün anlamına gelen Newroz , Babil'in yaratılış mitolojisinde olduğu gibi 21 Mart'ta kutlanmaktadır . Halkın inancına göre bu günde ; tabiatın uykudan uyanarak canlanmaya başladığı , ölümü ya da uyuşukluğu yenerek canlanıp hareketli hale geldiği , yaşamın ölüme , iyinin kötüye , aydınlığın karanlığa , 21 Mart'ta gece ile gündüzün eşitlenmesi sonrasında günlerin uzamasına bağlı olarak günlerin gecelere galip geldiğine inanılarak kutlanır .
Olayda adı Azdehak olarak geçen Dehhak , büyük bir olasılıkla Mezopotamya ağırlıklı masallarda fazlaca adına rastlanan ejderha isminden değişişme uğrayıp zamanla Dehhak haline dönüşmüştür . Bu isim Mezopotamya da kötü ve kötülüklere verilen sembolik bir isim olduğu , değişik zaman birimleri içinde ve yörelerde anlatılan masallardan anlaşılmaktadır . Olayın kahramanı olan Kawa'nın da aynı şekilde iyilik , güzellik , dirilişi ve yeniliği temsil eden sembolik bir isim olduğu anlatılan rivayetlerden anlaşılmaktadır .
Böylece aynı anlam ve içerikle Babil'in ilk dönemlerinden günümüze kadar Mezopotamya'nın en büyük bayramı olarak kutlanan yaratılış ya da diriliş veya Newroz bayramı Mezopotamya halklarının geleneksel kültürünün de ifadesi durumundadır . Newroz bayramı içeriği itibarıyla en fazla Kürtler arasında efsaneleşmiş bir gelenektir . Mezopotamya halklarının en önemli mitolojilerinden biri hiç şüphesiz ki Newroz'dur . Bu mitolojide kötülük ve haksızlığı sembolize eden zalim kral Dehhak ile ona karşı , iyilik ve haklılığı sembolize eden Demirci Kawa'nın mücadelesi anlatılmaktadır . Bu anlatımlardan biri 16. yüzyılda Şerefhan tarafından yazılmış olan Şerefname'de şöyle anlatılır : " Mezopotamya'ya hükmeden Dehhak adında bir hükümdarın , her iki omuzunda birer yılanbaşı çıkar . Her bir yılana günde bir gencin beyini yedirilerek durdurabilinir . Sonraları yılanlara koyun beyini yedirilerek , gençler dağlara kaçırılır .
" Hicretten 1234 yıl evvel tüm Mezopotamya'ya Dehhak isimli çok zalim bir kral hükmederdi . Dehhak bir kayanınnbaşında çok sağlam yaptırdığı bir kalede otururmuş . Bu kral pek çok vahşi hayvan ve yılanları beslermiş . Kendisi gençlerin beyinlerini yediği gibi , hayvanlarına da yedirirmiş . Kral olduğu Mezopotamya halkına , hergün yenilmek üzere kendisi için hazırlanmış gençlerin beyinlerinin kalesine getirmesini emretmiş . Bu emre uyan halk , her gün kralın kalesine hazırlanmış gençlerin beyinlerini götürüyorlarmış . Bir müddet sonra halk bu insanlık dışı hizmeti aksatmaya başlamış . Dehhak askerlerine , emirlerini aksatmış olan halkı toplayıp kaleye getirmelerini emretmiş , kalede halka işkenceler yapılmış ve bir çoğu orada öldürülmüş . Geride kalanlara da her gün yenmek için çocuk beyni getirmelerini emretmiş , çocuklarını götürmek istemeyenlerin bir çokları öldürülmüşler . Halk soruna bir çözüm buldu ; çocuklarını kurtarmak içinkuzu ve oğlak beyinlerini götürmeye başaladı . Ancak kral Dehhak'ın askerleri devamlı halk arasında dolaşıp çocukların sayısını tespit ettiğinden dolayı durum krala bildirildi . Çocukalarını kurtaran halk ise onları dağlarda eğitti , krala karşı savaşacak hale getirdiler . Bir gün krala götürülen beyinde kuzu tüyü çıkar . Kral için ' aldatılma ' anlaşılmıştır . Kral, artık çocukların kesim işini ve çocuk beyinlerinin kendisine sunumu bizzat askerlerin yapmasını emretti .
Kralın kalesinden fazla uzakta olmayanbir köyde demirci Kawa isminde bir Kürt oturuyormuş . Kawa kralın askerlerine savaş araç-gereçleri yaparmış . Demirci Kawa'da krala kendi oğullarından yedisini kurban vermiş . Sıra son oğluna geldiğinde , artık isyanın son kertesine gelmiş . Depolarında bulunan silahları köylülere dağıtmış ve çocukları alıp dağlara çekilme çağrısında bulunmuş . Çağrı üzerine patlama noktasında olan köylüler çağrıya uyup dağlara çekilmişler.
Demirci Kawa , çağrısını dikkate alan köylülere ve eğitilen gençlere , kral Dehhak'a karşı savaş önerisini sunmuş . Zulüm altında inleyen halk da Kawa'nın çağrısını büyük bir memnuniyetle kabul ederek , krala karşı savaş düzenine geçmişler . Önlüğünü bayrak yapan Kawa ve savaçıları hazırlıklarını yaptıktan sonra kralın sarayına baskın düzenleyip onu öldürmüşler . Mezopotamya halkları için kurtuluş günü olarak kabul edilen M.Ö 21 Mart 612 yılına denk gelen bu gün halkların kurtuluş ve bayram günü olarak o gün bu gündür geleneklerine yerleşmiş.
Kürdistan sorunu, ulusal bir sorundur. Toprak sorunudur. Bagimsizlik sorunudur. „Kürt sorunu“ savunucularinin karsi ciktigi meselede budur. Onlar, Türk egemenlik sisteminin „Devletin ülkesi ve milletiyle b?lünmez bütünlügünün“ resmi yaklasimin savunuculari olduklarindan, Kürdistan sorununu, toprak, bagimsizlik sorunu olmaktan cikarip bireysel haklar düzeyine indirgeyerek, bununda merkezi devlet düzeninde boy verecek demokrasi ile saglanacagi yaklasimlariyla Türk egemenlik sisteminin degirmenine ha bire „kardeslik“, „dostluk“ adina su tasimaktadirlar.
0 Comments:
Een reactie posten
<< Home