TURK ORDUSU KARISIYOR
— Türk kuvvet komutanlarının üçü (Kara, Deniz ve Hava) ile genel kurmay başkanı konuştu. Her üçünün de konuşması belli güçlere yönelikti ve aşağı yukarı aynı şeyleri tekrarladılar. Jandarma kuvvetleri komutanı Işık Koşaner ise şimdiye kadar konuşmamış ve işin garip yanı Türk medyası bu durumu sorgulamıyor. Işık Koşaner’in değişik bir ’takıma’ ait olduğu söyleniyor. Bazı iddialara göre Jandarma genel komutan olması tasfiyesi anlamına geliyordu. Işık Koşaner’in Kara Kuvvetleri komutanı İlker Başbuğ ile birlikte Kürdistan gezisine katıldığı söylenmişti ama fotoğraflarda pek görünmemişti.
Bugün gazetesinden Lale Sarıibrahimoğlu bir yazısında Işık Koşaner’in Jandarma Kuvvetleri komutanlığına getirilmesi tasfiyesi anlamına geliyor ve Koşaner Hüsseyin Kıvrıkoğlu gurubundan olduğu için tasfiye edildiğini yazıyor.
Lale sarıibrahimoğlu askeriyeyi tanıyan bazı uzmanlar ile konuştuğunu şöyle yazıyor:
[Bu uzman kişiler, normalde İkinci Başkanlık görevinde bir yıl daha kalması gereken Koşaner'in Jandarma Genel Komutanlığı'na atanmasının aslında bir tasfiye operasyonu olduğu yolundaki görüşüme katıldılar.
Ama aynı kişiler, "AKP'ye yakındı da onun için tasfiye edildi" şeklinde komplo teorileri üretenlerin düşüncesinin tersine, Orgeneral Koşaner'le ilgili atamanın 31 Ağustos itibariyle emekli olacak olan Orgeneral Hilmi Özkök'den önce Genelkurmay Başkanlığı yapan emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu döneminden kalan komutanların tasfiyesi şeklinde görülmesi gerektiğinin önemle altını çizdiler.]
Işık Koşaner jandarma komutanlığına getirilmeden önce 2. genelkurmay başkanlığı görevini yürütüyordu. Ama öyle görünüyorki güçlü 1. genelkurmay’ın ikincisi ’merkez valiliği’ gibi bir şeydir. Yani 2. genelkurmaylık işlevsiz bir görevdir.
Işık Koşaner 2. genelkurmay iken Murat Yetkin ile konuşmuş ve askeriye içerisind hakim kliklerin düşüncesine ters bazı beyanlarda bulunmuştu. Koşaner Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olabileceğini ve Emine Erdoğan’ın kapalılığının buna engel olmadığını söylemişt. Murat Yetkin konuştuğu kişinin kim olduğunu söylememişti ama genelkurmay başkanlığı tarihinde ilk kez, gazeteci (Murat Yekin) ile konuşan kişinin Işık Koşaner olduğunu açıklamıştı. Ve Koşaner’in kendi adına konuştuğu yazılı olarak beyan etmişti.
Şimdi ’irtica’ ve ’devrim’ tartışmaları olurken, Işık Koşaner piyasada yok. Ne açıklaması var ne de tartışılan konularda fikir beyan etmiştir.
Hilmi Özkök’ün emekli olması sonrasında, Türk ordusu ’çok başlı’ bir görüntü veriyor. Esas olark devleti yöneten Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ’dur. Ama her ikisinin de çok anlaştıkları söylenemez.
Hilmi Özkök’te orduyu başka guruplar ile ittifak kurarak idare edebiliyordu. Uzun bir süreden beridir, Türk ordusu, askeri koalisyonlar tarafından yönetiliyor. Ama Hilmi Özkök’üin emekliye ayrılması sonrasında koalisyonun bir lideri de yok. Guruplar bir nevi bağımsız hareket ediyorlar. Yaşar Büyükanıt ile İlker Başbuğun ilişkileri iki eşit ortak görünütüsünü veriyor ve hatta bazen İlker Başbuğ daha güçlü görünüyor.
Generallerin son bir aydaki konuşmaları oldukça sertti ve bir askeri darbe ile sonuçlanması gerekliğdi. Askeriyede emir komuta zincirinin işlemeyişi, Türkiyedeki dengeler ve uluslararası durum askeri bi inqilabı oldukça zorlaştırıyor. Ama eğer generallerin beyanları AKP hükümetini düşürmeyecekse, ki düşüremeyeceği görünüyor, generaller ve Türk ordusu güç kaybetmiş demektir. Kitleler, ordu’nun da laftan öteye bir şey yapamadığı kanaatine veracaklar ve ordunun otoritesi kaybolacaktır.
Nitekim Mehmet Ağar, Muhsin Yazıcıoğlu ve Erkan Mumcu generallerin son konuşmalarını, ABD’nin tutumu belli olduktan sonra, eleştirdiler ve askerin siyasete müdahele etmesine karşı olduklarını söylediler. Oysa bunlar, bir müddet önce de tersine AKP’yi orduyu yıpratmakla itham ediyor ve askeri destekliyorlardı
Kürdistan sorunu, ulusal bir sorundur. Toprak sorunudur. Bagimsizlik sorunudur. „Kürt sorunu“ savunucularinin karsi ciktigi meselede budur. Onlar, Türk egemenlik sisteminin „Devletin ülkesi ve milletiyle b?lünmez bütünlügünün“ resmi yaklasimin savunuculari olduklarindan, Kürdistan sorununu, toprak, bagimsizlik sorunu olmaktan cikarip bireysel haklar düzeyine indirgeyerek, bununda merkezi devlet düzeninde boy verecek demokrasi ile saglanacagi yaklasimlariyla Türk egemenlik sisteminin degirmenine ha bire „kardeslik“, „dostluk“ adina su tasimaktadirlar.
0 Comments:
Een reactie posten
<< Home