KURDISTANDA SON DURUM -2
Mewla Benavî
Irak — dış-kuvvetler bağlamında al-ver:Irak’a ilgi duyan güçler çoktur, ama etkili olan güçler sınırlıdır. ABD ve müttefikleri, AB, İran, Suudi Arabistan, Kürtler, Haliç ülkeleri, Türkler (Türkler’in esas olaral Irak’a ilgileri yok sadece Kürdistndan dolayı ilgi duyuyorlar ama Irak’ta etkileri oldukça sınırlıdır), Suriye ve Ürdün’den söz etmek mümkün.
ABD’nin Kürtleri ’satması’ için her şeyden önce karşıt bir tarafın olması gerekli. Yani ABD’yi pazarlığa zorlamış bir gücün olması gerekli ve ABD Kürtlere karşılık daha önemli bir şey kazanmış olmalı. Halihazır, ABD’yi zorlayacak tek bir devlet yok ve kendisini pazarlığa aday gören bir ülke de yoktur. Onun için de eğer bir pazarlık olacaksa teörirstler ile olmalı ve teröristler de homojen bir gurup değil.
O halde teorik olarak ABD terörü destekleyen devletler ile bir pazarlığa oturabilir demek mümkün. O zaman da daha büyük sorunlar ortaya çıkıyor. Çünkü terörü destekleyen devletler’in hepsinin amacı aynı değil ve Kürtlerin kırılmasını talep eden bit tek tane devlet var. Yani Türk devleti. İran Suriye, Ürdün, Suudi Arabistan ve diğer aktörler, kendi stretejik çıkarları gereği, Kürtlerin kırılmasından yana olmazlar.
ABD’nin İran ile son birkaç aydır, Irak konusunda anlaşmaya çalışması Kürdistan üzerine değil. ABD, İran’ın nüfuzunu kullanarak Irak’lı Şiileri sınrılama ve Sunniler için normal bir pozisyon bulmaya çalışıyor. İran, illerde Kürdistan üzerinden kendisine yönelebilecek hücumları engellemek için bir takım ’amacı belli’ isteklerde bulunabilir, ama ABD’nin öyle bir oyuna gelmesi oldukça zor görünüyor. Çünkü ABD ile dostluk artık iktidarın garantisi anlamına gelmeyecek ve gelecek yıllarda buna şahit olacağız.
Suudi Arabistan, Kuvveyt, Ürdün ve Suriye, güçlü bir Irak ve özellikle Şiilerin denetiminde güçlü bir Irak görmek istemedikleri için Kürtler’in kırılmasına taraftar olmazlar. AB içerisindeki ’Eski Avrupa’ ABD’nin politikasına karşı olmasına rağmen, Kürtlerin kırılmasına taraftar değli. Hakeza Rusya—Tayyip Erdoğan geçen yıl Rusya devlet başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmelerde Rusya’ya rüşvet vaderek ikna etmğe çalıştı, ama Rusya kulak asmadı— ve Çin de buna taraftar değil.
Geriye Türkler kalıyor. Türkler’in talebi de reel olmadığı gibi tamamen Irak’ın istikrarsızlaştırmasını amaçlıyor. Türkler’in istediği Irak’ta istikrar değil, istikrarsızlıktır. Türkler ABD’nin İran ve Suriye ile anlaşmasını istemediği gibi, kendisine karşı yapılmış bir hareket olarak algılar. Esaında Türkler’in Irak konusunda bir politikası yok. Evet Türkler’in hayalleri vardır ama ’kemalist üniter devlet’in kurunmasına yönelik hiçbir politika gerçekçi ve geçerli değil, politika değil. Bugün Tükler’in dünyada anlaşabileceği tek bir tane devlet yok. Buna ’Kuzey Kıbrıs Türk Devleti’ de dahildir. Türkler; Allahtan yeni bir ’Soğuk Savaş’ istiyorlar. Yani ’science fiction’ filmlerindeki gibi zamanı geri sarmak ve 1980-88 yıllarına gitmek ve orda da zamanı durdurmak istiyorlar. Sadece böyle bir ’olay’ belki Türkleri biraz rahatlatır. Bunun dışında hiçbir şey Türkleri rahatlatmaz.
Türkler somut olarak Irak’ta etkili olamazlar. Türkler’in Irak’ta en çok etkili oldukları zaman, ’Felluce Şehitleri’ öncesine kadardır. Türkler Felluce de yenildiler, adamları imha edildi ve kalan güçlerinin önemli kısmı kaçtı. Terör’ün son bulması ise Türkler’in Irak üzerindeki etkisini bitirir. Onun için de, Türkler her durumda terörü ve istikrarsızlığı destekliyor. Fakat bu olanakları da oldukça kısıtlıdır ve Irak bağlamında, ABD ile pazarlık yapacak bir güç değildir. Çünkü Türklerin Irak’ta terörün durdurulması konusunda ABD’ye vercekleri önemli bir şey yok. Türkler kendi teröristlerini durdursa bile, Suriye, Ürdün, Suudi Arabistan ve İran detsekli terörün son bulması konusunda etkili olamazlar.
Türkler’in diğer bir ’kozları’ da Kürdistan’ın güneyini işgal etme tehdidi ile pazarlığa girmeğe çalışmasıdır. Tehdit kaldığı sürece önemli bir etkisi olmaz. Fakat Türkler içerisinde bu fikre taraftar olan askeri-sivil eğilimler vardır. Bunlar’ın kendi isteklerini pratiğe uygulamaları oldukça zor görünüyor ve Türk ordusnun komuta kademesi bu konuda hemfikir değil, Türk hükümet yetkilileri de böyle bir adımın Türkiyenin parçalanmasına neden olabileceğini düşünüyor. Türk elit takımı yoğun bir bunalım içerisindedir ve devleti idare eden güçler birbiri ile çatışmalı durumdadır. Her halükarda Kürdistan’ın güneyinin işgali, Ortadoğu’da krizi daha da derinleştirir ve Türkleri pazarlıkta taraf olmaktan çıkarır.
Irak’a komşu olan hiçbir devlet’te buna razı olmaz ve Türkler Kürdistan’ın güneyine girerlerse İran da Irak’ın güneyine girebilir, Suriye de kendi hizasından Irak’ta daha aktif olmak zorunda olacak ve diğer Arap ülkeleri de Türklere açık tutum almak zorunda kalacaklar. AB ve Rusya müdahale etmek zorunda kalacak. Yani Türkler’in dengeleri bozucu ve istikrarı derinleştirici adım atma yetkileri yoktur. Sadece Kürdistan’ın güneyinde değil kuzeyinde de bu yetkileri yoktur.
Türkler ’pislik’ politikasını sadece Kürtler karşı değil, AB ve ABD’ye karşı da kullanıyor. AB’nin kendilerinden Kıbrıs, insan hakları ve reformlar ile ilgili isteklerine karşı, ’bizi zorlarsanız askeri inqilab yaparız, şiddet taraftarı güçleri iktidara getiririz, çeteleri serbest bırakırız, Kürtler’i katliama tabi tutarız’ diyorlar. Oysa Türkiye askeri bir dikta rejimi tarafından yönetiliyor. Bu Türk devleti’nin kuruluşundan bgüne kadar böyledir. Asker, devleti bazen demokrasi adı altında yönetmiş, bazen ’seçimle’ gelmiş ve bazen de resmi kimliği ile yönetmiştir. Öyle görünüyorki Türklerin pislik politikası ve şantajları da artık para etmez. Türk askeri artık sahte kimlik ile iş yapamaz. Ne yapacaksa kendi kimliği ile yapmak zorunda ve bu da asker’in manevra alanını, hem içte hem de dışta daraltıyor.
Sonuç olarak; ABD ile Irak’ta terörü durdurma pazarlığına girebilecek bir tek tane devlet yok, birden fazla devlet ile anlaşma’nın da terörü durduracağı kesin değil. Ama birden fazla devletin anlaşmasının, Kürt’lerin kırılması pazarlığı olması ihtimal dahilinde değil. ABD Ortadoğu’da tümden ve hepten bir yenilgiyi kabul etmediği sürece Kürtlerin kırılmasına taraf olmamalı, çünkü kendi çıkarına ters düşer. Türkler’in ise kendi hayallerini gerçekleştirmesi hiçbir şekilde mümkün görünmüyor.
0 Comments:
Een reactie posten
<< Home